Sitemizi ve deneyiminizi geliştirmek için çerez bilgilerini kullanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerez bilgisi politikamızı kabul etmiş sayılırsınız.
Blog

Blog

ANASAYFA BLOG Duygularımız, düşüncelerimiz ve davranışlarımız arasındaki etkileşim sizi şaşırtabilir!
Duygularımız, düşüncelerimiz ve davranışlarımız arasındaki etkileşim sizi şaşırtabilir! Duygularımız, düşüncelerimiz ve davranışlarımız arasındaki etkileşim sizi şaşırtabilir! Duygu, düşünce ve davranışlar bir yapbozun ayrılmaz parçaları gibidir. Ruhun bedeni tamamlayıp bir yaşam formu oluşturduğu gibi duygu, düşünce ve davranışlarımız da bir yapboz gibi birbirini tamamlarlar. Peki bu yapboz tamamlandığında oluşan bütünlük bize nasıl bir tablo görüntüsü vadeder? Bu soruya cevap verebilmek için öncelikle duygularımız, düşüncelerimiz ve davranışlarımız arasındaki etkileşimi bilmemiz gerekir.
Her insan doğası gereği bir neden arar. Bu neden ile birlikte sebep sonuç ilişkileri kurarak kendisine olaylar karşısında sayısız bakış açısı elde eder. Geçmişten günümüze yaşadığımız deneyimler, ihtimaller, koşullar, değerlerimiz, öğrendiklerimiz, kültürel birikimlerimiz, sebepler ve sonuçlar, bu durumları yorumlama, anlama, bakış açısı oluşturma yetimiz bilişsel sistemimizi oluşturur. Şunlara dikkat etmeliyiz:

Bilişsel sistem her zaman doğru yorum yapmayabilir.
Olayları farklı algılayarak en içinden çıkılabilir durumlarda bile çözümsüz kalabiliriz. Olayın özündeki gerçeklikten kopma ihtimalimiz her zaman olasıdır.

İnsanın içinde bulunduğu durum ve koşullar sürekli değişir.
İnsan deneyimlediği durum sırasında sahip olduklarına göre aksiyon almak gibi bir mekanizmaya sahiptir. Dolayısıyla her deneyim esnasında duygu, düşünce değişebileceği gibi bunun sonucunda çevresel faktörlerle birlikte davranışlar da değişebilir.

İnsan deneyimlerinden tecrübe edinen bir varlıktır.
İnsanlar çeşitli deneyimler sonucunda bu deneyimlere verdiği tepki, bakış açısı, yorumu, duygu ve düşünce kontrolü, davranışları ile kendi gelişimini sağlamakta ve varlığını sağlamlaştırmaktadır. Kısaca zihin unutsa bile bilinçaltı unutmaz. Her deneyimde bir öncekinden bakış açısı bulunur. Bu durumda kişi artık daha ne yapacağını bilen bir pozisyondadır. Ancak deneyimlerin dinamikleri birbirinden farklı olabilir. Zihin o an bunu sağlıklı bir şekilde ayırt edemeyebilir.

Zihin duygulara yön verebileceği gibi duygularla da yön alabilir.
Bilişsel sistemin her zaman sağlıklı karar verememesinde veya vermesinde en önemli faktör duygulardır. Bir olay anında hissettiğimiz duygular, olay hakkındaki düşüncelerimizi ve dolayısıyla davranışlarımızı da etkiler. Örneğin, üzgün hissettiğimiz bir dönemde zihin olumsuz düşünmeye daha yatkın olabileceği için olayın negatif yanlarını görmekte daha efektif davranırız. Bir olayın negatif yanlarını düşündüğümüzde ise üzüntümüz doğru orantılı bir şekilde artmaya devam ederken fiziken bu ağırlığı taşıyamayıp daha yorgun ve halsiz hissederiz. Mesela;
-Bu konuşmayı asla yapamayacağım, kendimi yetersiz hissediyorum.
-Ben asla terfi almayı hak etmiyorum.
-Ben güzel biri değilim çünkü diyetime sadık kalmadım.

Ya da biz duygularımızı fark edebilir, düşüncelerimizi ve davranışlarımızı şekillendirebiliriz:
-Ben gereken her şeye sahibim ve herkesin dikkatle dinleyeceği bir konuşma yapabilirim.
-Ben çalışkan biriyim, terfi almak için elimden geleni yapacağım.
-Ben sevilmeyi hak ediyorum çünkü sevmeyi biliyorum.

Mutlu bir yaşamın ve pozitif bakış açısına ulaşmanın sırrı iyi bir duygu patikasından geçer. Yoldaki düşüncelerimiz ve davranışlarımız duygularımızı iyi anlamamız ve onlardan faydalanmamız ile şekil alır. Duygusal Zeka ise duygularımız, düşüncelerimiz ve davranışlarımız arasındaki etkileşimi doğru şekilde sağlamamıza yardımcı olur.


Erdem Ercan “Destek olmak; karşımızdaki kişiye aynı zamanda ilham vermek, örnek olmak, bakış açısı kazandırmak, bilgi paylaşmak ve yalnız olmadığını hissettirmektir.”
E-BÜLTEN Eğitimlerimden, yeni yazılarımdan, çalışmalarımdan haberdar olmak için E-Bültenime kayıt olun...