Sitemizi ve deneyiminizi geliştirmek için çerez bilgilerini kullanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerez bilgisi politikamızı kabul etmiş sayılırsınız.
Blog

Blog

ANASAYFA BLOG Aynı Hataları Tekrarlamamak İçin 5 Öneri!
Aynı Hataları Tekrarlamamak İçin 5 Öneri! Aynı Hataları Tekrarlamamak İçin 5 Öneri!
Çok gürültülü bir evde büyüdüğünüzü düşünün. Herkesin sesi yüksekti, tahammülü çok azdı… Bir bağırış çağırış olur, kendinizi açıklamak istersiniz ama bir türlü sesinizi duyuramazsınız. Belki anneniz size “Ben annenim, bana karşı gelme!” diye kızar. Hak etmediğinizi düşünür, ama bir şey de yapamazsınız, odanıza gidip kendinizi kaparsınız.
Bugün, bir arkadaşınızla sohbet ediyorsunuz. Telefonu çalıyor, açması gerekecek. Özür dileyip yerinden kalkıyor. Bir anda öfkeleniyorsunuz: “Ne vardı şimdi kalkıp gidecek? Benim anlattıklarımdan mı sıkıldı? Şimdi telefonda benden mi bahsediyor?” Arkadaşınız geri dönüyor, ancak suratınız asık. Erken kalkmak için bir bahane buluyorsunuz. Arkadaşınız ne olduğuna anlam verememiş, sizi rahat bırakması gerektiğini düşünüp üstelemiyor.
Sevgilinizle tartışıyorsunuz, size sorunun ne olduğunu soruyor. Bağırmaya başlıyorsunuz. Sizden sakin kalmanızı, meseleleri konuşarak çözebileceğinizi söylüyor. Gülüyorsunuz, nasıl sakin kalabilirsiniz ki? Belli ki sizi yeterince önemsemiyor. Kapıyı çarpıp çıkıyorsunuz.
Bir kalıp fark ettiniz mi?
 
İnsan beynine dair bildiğimiz önemli şeylerden biri, beynimizin verimlilik esasına dayanarak işlediği.
Beyin zaman kaybetmeyi, enerjiyi boşa harcamayı sevmez, tekrarlanan durumları kategorize eder ve bunlara otomatik tepkiler yaratır. Bu yüzden, herkes kalıplara sahiptir ve bir nevi otomatik pilotta bunları izler. Hepimiz duygusal ve zihinsel alışkanlıklarla hareket ederiz. Bazı kalıplar işlevseldir, bazıları değildir.
 
Tasvir ettiğime benzer bir evde büyüdüyseniz, siz de bu kalıplara sahip olabilirsiniz: Sakin ve çözümleyici bir iletişim dili kurmakta zorlanmak, dinlenilmediğinizi hissettiğinizde kabuğunuza çekilip bahaneler bulmak, biri sakin kaldığında ise onun yeterince önemsemediğini düşünmek… Bu liste uzayabilir. Sürekli olarak istemeden de olsa benzer davranışları sergilediğinizi, hiç istemediğiniz halde ailenizin sizinle kurduğu iletişimi tekrarladığınızı, bir anda tetiklendiğinizi, aynı kalıpların peşinden gittiğinizi fark etmiş olabilirsiniz.
 
Verdiğiniz otomatik tepkileri tanımayı öğrenerek, hangilerinin size hizmet edip hangilerinin etmediğini değerlendirmeniz mümkün olur. Böylece ilişkilerinize ve kendinize zarar vermekten, bilinçsiz davranmaktan ya da artık size iyi gelmeyen düşünce ve davranış biçimlerine yenik düşmekten kendinizi kurtarabilirsiniz.
 
Kalıplarımızı fark etmek ve aynı hatalara düşmemek için birkaç öneriyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Düşünce – Duygu – Davranış. Düşünceler, duygular ve davranışlar kaçınılmaz bir şekilde birbirine bağlıdır. Tepki gösterdiğiniz bir anı düşünün – mesela, alaycı olduğunuz bir an. O durumun başlangıcında, düşünceleriniz, hisleriniz ve eylemleriniz nelerdi? Peki ya 30 dakika sonrası? Bir gün sonrası? Bir düşünceyi, bir hissi veya bir eylemi değiştirecek olsanız, diğerleri nasıl değişirdi? Bu size düşünceler, hisler ve eylemler arasındaki ilişkileri açıklığa kavuşturmada yardımcı olacaktır ve bu sayede kalıpları daha net bir biçimde tespit edip adlandırabilirsiniz.
 
“Bir müttefik bulun.” Bir meslektaşınız, arkadaşınız, koçunuz, akıl hocanız veya İ.K. departmanınızdan birinden, tipik tepki kalıplarınızla ilgili geri bildirimde bulunmalarını rica edin. Mesela onlara şunu sorun: “Genelde eleştiriye nasıl tepki veririm?”.
 
1) “Kalıbın adını koyun.” Kalıplarınızı kendinize söyleyerek pratik yapın. “___(uyaran)___ gerçekleştiğinde, ___(tipik tepki)___ davranırım.” Birisi size zorlu bir soru sorduğunda kalıbınız nedir? Birinin kuyunuzu kazdığını düşündüğünüzde, kalıbınız nedir? Kalıbın adını koyduktan sonra, bunları uyguladığınız durumları fark edin. Kalıbın adlandırılması farkındalığınızı arttırır ve daha fazla sorumlu olmanıza imkân verir.
2) “Sebep ve Sonuç." Gözle görülmeyen içsel tepkileriniz size bir içgörü sağlayabilir. Bir toplantıda olduğunuzu varsayın, yeni bir projeden bahsediyorsunuz ve kendinizi uygun olmayan bir şey yapmak veya söylemek isterken buluyorsunuz, mesela birine öfkeyle çıkışmak gibi. Olaylar zincirini izleyin. Hangi düşünceler veya hisler bu dürtüye neden olmuştur?
3) “Asil Hedefinize Yönelin”. Gerçekleştirmek istediğiniz büyük amacı, kendinizi görmek istediğiniz yeri düşünün. Şu anki kalıplarınız bu vizyona hizmet ediyor mu? Cevap hayırsa, hangi eylem Asil Hedefinize hizmet ederdi?
 

Erdem Ercan “Destek olmak; karşımızdaki kişiye aynı zamanda ilham vermek, örnek olmak, bakış açısı kazandırmak, bilgi paylaşmak ve yalnız olmadığını hissettirmektir.”
E-BÜLTEN Eğitimlerimden, yeni yazılarımdan, çalışmalarımdan haberdar olmak için E-Bültenime kayıt olun...